· Rusya, Ukrayna'da bir ayını tamamlayan savaşta, öngördüğü hedeflerin çok gerisinde. Ukrayna'nın başarılı direnişi, Putin'in hesaplarını bu ülkenin ötesinde bozmuş durumda.
· Rusya, zorla toprak kazanımının kolay tescil edilemediğini, Ukrayna'nın Belaruslaştırılamadığını, Baltıklar ve Doğu Avrupa'nın ise kıvama getirilemediğini gördü.
· Rusya'nın, Ukrayna'da Kuzey, Doğu ve Güney'den açtığı üç cephe zor taşıdığı yüklere dönüştü. Asker sayısı ve lojistik kapasitesi yetersiz. Karşısında, ülkeyi karış karış kullanan, 18 ile 60 yaş arası koskoca bir ulus-ordu var. Odaklı saldırı ve savunma yöntemleriyle karşısındaki savaş makinesine ağır kayıplar verdiriyor.
· Bırakınız Kherson ve belki Mariupol'u, ülkenin “bütün kaleleri zaptedilmiş" olsa bile, Ukrayna şimdiden Rusya'nın saldırganlığının hesabını kesmiş görünüyor.
· Bir şehir efsanesi de sona eriyor. Demek ki, Dinyeper'in doğusu Rusya'ya yakın değilmiş. Demek ki, ülke “Ukraynalı" ve “Rus kökenli" olmak üzerinden iki ayrı bilince ayrılmıyormuş. Uzmanlığın ilk koşulu, diğer her alanda olduğu gibi, sorgulayıcılıktır. Basmakalıp jeopolitik buyurganlık kimsenin zihin açısını daraltmamalı.
· Rusya'nın savaş yönetimi bütüncül bir görüntü de vermiyor. Üç cephede performansı toplam bir etki yaratmadığı gibi, her cephenin kendi içinde de kopukluklar izleniyor. Ukrayna'nın direnişi bu kopuklukları genişletiyor.
· Kısaca, savaş kilitlenme yolunda.
· Rusya, Ukrayna'nın direncini ve Batı'nın sabrını sivil hedefleri döverek kırmaya çalışıyor. En ileri konvansiyonel yeteneklerini (güdümlü hipersonik füzeler gibi) kullanmaya başlayarak, yedekte kozlarının olduğunu göstermek istiyor. Söylemiyle de, işin kitle imha silahlarının kullanılmasına kadar uzanabileceğini ima ediyor. Hatta Kremlin Sözcüsü, varoluşsal tehdit görmeleri halinde, nükleer silah kullanabileceklerini açıkça söylüyor.
· Artık Rusya, Ukrayna'da yıpratma, NATO karşısında da el yükseltme aşamasına geçmektedir.”Harekatın planlandığı gibi sürdüğü"yle kasdettiği budur. Kastı, başarısızlığa uğramış 24 Şubat planı değil, NATO''yu ürkütmek, Ukrayna'da fiili toprak kazanımlarını tescil ettirip, bu ülkenin egemenliğinde gedik açmaktır.
· Rusya, kolay teşhis edilebilen bir yöntem izliyor. Arazideki yetersizliklerini NATO için riske dönüştürmeye çabalıyor. Ukrayna harekatında ne kadar zorlanırsa o kadar el yükselteceğini düşündürtüyor. Biyolojik, kimyasal ve taktik nükleer silah kullanma ihtimalinin alacakaranlığında hareket ediyor. NATO'nun savaşa müdahil olma kriterlerini kendince belirliyor (örneğin, Ukrayna'ya yardım konvoylarının meşru hedef olması). Dünya savaşı riskini göstererek NATO'yu şimdi geriletmek istiyor.
· Nükleer savaş riski de buradan doğuyor. Rusya, neyin kendisi için varoluşsal tehdit oluşturacağını, kazanımlarından kaybedeceklerinin derecesine göre belirleme insiyatifini elinde tutmak, “oyun teorisi"ni bunun üzerinden kurgulamak istiyor.
· Putin, Ukrayna'da ateşkesin Rusya'ya yönelik yaptırımların büyük bölümü itibariyle kalkmasını sağlamayacağını biliyor. Ayrıca, saldırı ve savaş suçu isnatlarına maruz kaldığını görüyor.
· NATO, AB ve genel anlamda demokratik ülkeler topluluğu Rusya’ya karşı hazırlık ve kararlılık düzeyini yükseltiyor. Rusya'nın, nükleer “dehşet dengesi"ni sıcak savaş koşullarında kaşıması karşısında suhuletini koruyor. Savaşın, Ukrayna'nın boyutunu aşmadan sonlandırılması için çabalıyor.
· Savaşın ve Rusya'ya uygulanan yaptırımların yolaçması muhtemel enerji ve gıda krizinin küresel sonuçları Putin'i cesaretlendiriyor olabilir. Ancak, bunun Ukrayna'daki yıpratma ve yıldırma savaşıyla eşzamanlı kılınması zordur.
· Önümüzdeki haftalarda, Ukrayna'daki askeri kilitlenmenin ne kadar sürdürülebilir olduğu görülecektir. Rusya'nın sivil hedeflere saldırılarını daha da yoğunlaştırması, nükleer basamak altındaki kitle imha yeteneklerine başvurması, Belarus'un askerleriyle de savaşa dahil olması gibi savaşın akışını etkileyebilecek gelişmelerin bu evrede yaşanması muhtemeldir. Bunların sonuçları NATO'yu daha proaktif kılabilir. En azından, örneğin insani koridorların güvenliğinin sağlanması gündeme gelebilir.
· Ukrayna'nın NATO üyeliğine mesafe koyması, Rusya'nın da Ukrayna'da kukla hükümet kuramayacağını ve ülkeyi yönetemeyeceğini anlamış olması dışında iki taraf arasında özlü bir yakınlaşmanın henüz vücut bulmadığı anlaşılmaktadır.
· Bu şartlarda, Ukrayna'yla sınırlı kaldığı takdirde, çok uzun olmasa da, daha bir süre devam edecek savaşa ve ardından “gri" bir çatışmasızlık dönemine hazırlıklı olunmalıdır.
· Rusya'nın Ukrayna'da işgal harekatı sürerken nükleer savaş ihtimalini dillendirmesi, mevcut durumu 1962 Küba krizinden daha karmaşık kılmaktadır. Kaldı ki, Küba krizinin bile hangi koşullarda çözüldüğü, Soğuk Savaş sona erdikten sonra tam olarak ortaya çıktı. Esnek mukabele stratejisiyle hareket eden Kennedy Yönetimi Küba'yı önce ablukaya almaya karar vermişti. Oysa bunun da nükleer savaşa yolaçabileceği o zaman öngörülmemişti. Ne var ki, Küba'ya gönderilen orta menzilli füzelerin tetiğini çekme yetkisi meğer Kruşçev'de değil, sahadaki Rus komutanda imiş. Deyim yerindeyse, şans yardımcı olmuş.
· Bugün de Putin benzeri bir sis perdesiyle hareket ediyor.
Comments